19 Eylül 2010 Pazar

Telefonuma Nazar Değerse...

Telefonumu çok seviyorum şirin bişey...
İlk cümlem ne düşündürdü maddi şeylere bağlı biri bu hayır HAYIR bağlı değilim hiç olmadım Allah da etmesin...
Uzun zamandır bozuk telefonla idare ederken bir fırsat ve zorrrla bulduğum bu telefonu almıştık eşimle peki noldu ben 18 aytaahhüt vererek aldığımız bu telefonu 3. ayında çamaşır makinesine attım. ;) Evet ben yaptım nasıl şimdi net hatırlayamıyorum eşimin kaç saat önce atmış olduğu mesaj yeni ulaştığında mesaj sesim çaldı ben de ona bakmaya çalışıyorm sonra eşim gömleğinin kirli olduğunu falan söyledi onun yanına makineye atılcak birşeyler ayarlıyorken telefonu kılıfına koydum bu konuda manyağa bağlamış durumdayım telefonum hep kılıfında durur,sonra eşim su istedi onu verdim oturdum ninem arıcak iki akşamdır telefonu yanımdan ayırmıyodum birden yokluğunu farkep ortalığı altüst ettim bulamadım sonra tak tak sesleri duydum bir de ne göreyim  makinede evet kılıfıyla tabii ki :)

Çıkardık kuruttuk yaklaşık bi saat falan emin değilim, çalışıyor ne kadar daha çalışcağından da emin değilim ekrandaki bulutlanmalarım dışında bir iz kalmadı onlar da geçer umarım .
Ben bu şeyi seviyorum ne yani nesneler sevilemez mi ,fotoğraf makinemi de seviyorum ne yani onda mı sevemem :)
bu yazı ne zaman karşılıklı bir tartışmaya dönüştü garipleştim azcık ne dersiniz:)
Gidip pilavım pişiş mi diye kontrol etmeliyim sanırım onu da yiyip bitirene kadar seveceğim :)

18 Eylül 2010 Cumartesi

''Öle Çoook Ki... '' nin devamı

Bir merhaba daha  bu kez kişisel olucak bu merhabam ben tam olarak  benden yani sadece aklımdakilerden değil düşüncelerim duygularımdan merhaba...

Rüya gibi bir bayram tatili geçirdim kabuslarıma girdiği gibi olmadı 3 gün bile olsa güzel sayılabilecek bir bayram geçirdim.
Annemi çoközlemiştim  çokdan da fazla çok çok fazla üçyıl olmuştu gömeyeli sarılmayalı sarılıp ağlamayalı.
Çok sarıldık çok ağladık ama annem işte canım annem :)
Gezdik annemle çok gezdik topalladığım ayağımın yara olması kan toplaması umrumda bile olmadı annemle gezmeyi çok özlemiştim doyamadım ama Allah ömür versin inşallah daha çok dolaşalım .





Bir akvaryumum vardı bir zamanlar içeriside 15- 20 tane japon balığına bakaradım,herbirinin aileden bir ismi vardı ,insan isminden ziyade aileden mahallden eşden dosttan tanıdığım evdiğim insanların adlarıı koymuştum balıklarıma sonra balıklarım ölmeye başladı onlar ölüyordu ben de onları teker teket terasta biriktirdiğim çiçek saksı öbeğine gömüyordum hepsinin yerini bilerek sonra yoruldum bundan geiye 5 6 tane kalmıştı ki bir gün hepsi beraberce öldü ben de boşalttım suyunu akvaryumumun ve bi daha doldurmadım, koca kanepenin başında öylece durdu yıllarca sonra lisede bir resim çalışması yapmamaız gerekiyordu farklı malzemelerle işte benim farklı malzemelerim o akvaryumdan çıktı deniz kabuklarından çatı ve ağaçları tüm resimdeki kumlar ,patikanın taşları ve ite 15 yıl olmuş ben o resmi yapalı hala annemin koridorunda asılı o resim benim akvaryumum :)
Bayram bitti,döndğm evime özlemişim gerçekten de doğru insanın evi gibisi yok peki insan ikisini irden istiyorsa nolucak annemle gezecektim ben daha doyamamıştım ki ...

Hey gidi gençlik!! demeye başladım sanırım artık yaşlandım :((

Sevgilerimle...