29 Eylül 2015 Salı

Shadows' land...

I want to be hero one of the fairy tales.
It doesn't matter what it be just i want to be a hero who saves someones life ore someones true love.
Anyway whats the true love,who knows i'm not sure.
I just believe i must believe eveyone must believe!
If you dont believe it stays in shadows with others...
posted from Bloggeroid

28 Eylül 2015 Pazartesi

Öyle bir dost ki yeşilim

Dostu olmalı insanın uzağındayken de acısını kalpten duyabilen,
Dostu olmalı insanın yanına geldiğinde ıstırabını yürekten hisseden,
Dostu olmalı ki insanın tüm dünyayı yakıp kül etmesin ıstırapla,
Öyle dostu olmalı insanın,aynı tasayı hep ilk kez dinleyen,
Öyle bir dostu olmalı ki insanın deniz gibi hırçın,deniz gibi dobra
Ama öyle bir dost olmalı ki sana sen söylemeden gelmeli

posted from Bloggeroid

25 Eylül 2015 Cuma

Küçük şeyler

Küçük şeylere o kadar çok kıymet verdim ki
Büyük hiç bir şeyi ihtiyaç görmedim
Ve o kadar küçükdü ki bana mutluluk veren şeyler ,o kadar küçükdüler ki kıymet görmediler :(

posted from Bloggeroid

20 Eylül 2015 Pazar

Eğer...

Dünyamı yeniden oluşturabilseydim,
Çile çile mavi iplik alır kocaman bir okyanus örerdim önce
Sonra birkaç ton yeşil ve eşsiz ormanları örerdim başları göğe değen
Sonca kalp kırmızısı çatı örerdim mavi pencereli beyaz evim için,
ve bir kahverengi köpek örerdim çocukluğumda sahip olduğum gibi
Koşardık tepelerde yalın ayak yumuşacık çimenler okşardı parmaklarımı
Dünyamı yeniden oluşturabilseydim eğer
Hep bahar olurdu mevsim hiç sonbahar olmazdı
Üzülmezdim sararan hiçbir yaprağın ardından
...

posted from Bloggeroid

16 Eylül 2015 Çarşamba

Yalan

Göz görmeyince gönül katlanır derler ya YALAN
Gönlün hiçbir şeye katlandığı yok aslında
Gönlün çok canı yanınca başlıyor acıyan yere duvarlar örmeye, bir daha görmemek için
AMA Yine de acır
Acı geçmez de görmezsin
Gönül hiç bir şeye katlanmaz aslında ...
posted from Bloggeroid

14 Eylül 2015 Pazartesi

Sonbahar

Bahar nasıl ki aşk ise sonbahar da hüzün demek.
Sarının tüm sıcak renkleri ,kahverenginin hüznüne bürünürken insanın içini kaplayan keder son demek.
Bitiş demek ,bir ömrün bitişi demek.
Baharda filizlenen her hayat sonbaharda sonlanmaya mahkum.
Ve her bitişin üzerini örmek için kış tüm beyazlığıyla bekler kapıda.

posted from Bloggeroid

10 Eylül 2015 Perşembe

GÜMÜŞ [-2-]

Mira uykusundan uzaklardan gelen kurt ulumalarıyla uyandı,yavaşça kalktı ve kampa doğru ilerledi güneş daha doğmamıştı ama kamptan uzaklaştığı farkedilsin istemiyordu.ateşi canlandırıp yanıbaşına oturdu.babası yanında olsa başını dizlerine koyup uykusuna devam edebilirdi.hah o da teyzesi uyanana kadar sürerdi ki işte uyanmaya başladı sabah çayı için suyun ısındığını görünce kocaman gülümserdi teyzesi.her ne kadar miraya ve kardeşine ketum davranıyor olsa da mira teyzesini severdi.teyzesi onun isim annesiydi ve onaltıncı isim gününde çok güzel bir kolye hediye etmişti miraya ,anneannesinden teyzesine geçen kolye değerli birşey değildi aslında ama aile tılsımı gibiydi,teyzesi kolyeyi günün birinde kendi kızı için saklamamış miraya vermişti.mira kolyeyi o günden sonra hiç çıkarmamıştı (kolyenin şekline karar veremedim ileriye bırakalım şeklini).
kahvaltıdan sonra yola koyuldular önceki günlerin aksine tempoları çok iyiydi,teyzesi gerçekten de onlar kadar hızlı hareket ediyordu ve yalnızca yemek yemek için mola veriyorlardı,akşam olduğunda neredeyse bir haftadır yürüdükleri yoldan fazlasını yürümüşlerdi.mira içinden mavi periye teşekkürlerini gönderdi.
Bu tempoyla ilerleyebilirlerse belki iki üç güne kadar kasabaya varabilirlerdi.belki babası günlerdir onları bekliyordu



....devam edecek....
posted from Bloggeroid

5 Eylül 2015 Cumartesi

GÜMÜŞ [-1-]

Mira uzandığı yerden artık rahatsızlık duymuyordu .bir süre sonra yatağınızın toprak ya da çimen olmasını önemsemiyorsunuz. Teyzesi çoktan uyumuştu, zaten başını yasladığı gibi uyurdu.küçük kardeşiyle biraz sohbet etmişlerdi, her gece uyumadan önce küçük kardeşi hep babasını sorardı .mira da babasının ne kadar kahraman olduğundan bahseden bir hikaye anlatırdı ve daha hikaye bitmeden kardeşi uykuya dalmış olurdu . Kendisi de bu kadar kolay uykuya dalabilmeyi isterdi ama babası gittiğinden beri uykuya yenik düşmesi saatlerini alıyordu.
Kamptan uzaklaştı ve ağaçların arasındaki açıklıktan ay ışığının vurduğu taşın üzerine oturdu.ay ışığı yalnızlığını alıyordu ,tüm mutsuz düşüncelerini siliyordu sanki ve tabii ki sırrını saklıyordu.bu gece dolunay vardı her dolunayda olduğu gibi gizli arkadaşıyla görüşmek için biraz daha bekledi ay iyice yükseldiğinde sağ avucunu açtı ,ay ışığı avucundaki küçük mavi dövmeyi aydınlattı ve saniyeler içinde avucu parıldamaya başladı, arkadaşı mavi peri küçük kanatlarını çırparak gökyüzüne doğru yükseldi .
Küçük perinin gülücükleri onu çok mutlu ediyordu sanki bu sınırlı esaret onun laneti değilmiş gibi her dolunayda çok mutlu bir şekilde çıkıyordu ortaya.miraya ne kadar ilerlediklerini sordu, nerede kamp kurduklarını, ne kadar daha yolları kaldığından bahsettiler.bir daha ki dolunaydan önce kasabaya varmayı planlıyorlardı ama teyzesi çok çok yaşlıydı, sanki yola çıktıklarından beri daha da yaşlanmıştı.çok yavaş ilerleyebiliyorlardı ve teyzesinin sık sık durup dinlenmeye ihtiyacı oluyordu.mavi peri avucuna bir şişe bıraktı ve bunu teyzesinin suyuna karıştırmasını söyledi .mira bunu yapacaktı çünkü ne zaman bir ilaca ihtiyacı olsa bu minik şişeler beliriveriyordu,kardeşini yılan soktuğunda çok korkmuştu ama şişedeki sıvıyı içince çabucak iyileşmişti .neden yalnızca dolunayda ortaya çıktığını ya da daha önemlisi neden onun elinde olduğunu söylemese de babası gittiğinden beri ortaya çıkan bu mavi periden hoşlanıyordu.daha da önemlisi güveniyordu ona,Mavi şişedeki sıvı parlıyordu bu teyzesine güç verecek bir şey olmalıydı.
,babası uzaklara gitmesi gerektiğini söyleyip yanlarından ayrıldıktan iki gün sonra, herkesin uyumasını beklemiş ve annesinin mezarını ziyarete gitmişti.Babası gittiğinden beri annesinnin yokluğunu daha da çok hissediyordu ve orada uyuyakalmıştı.Gözlerini açtığında avucundan mavi ışıklar yayılıyordu ,rüyada olmadığını anlaması epey vaktini almıştı. Mavi peri neden o an ortaya çıktığını söylememişti yalnızca dolunayda ortaya çıkacağını, hep yanında olduğunu ,ona yardım etmek için geldiğini söylmişti.O sabah doğduğundan beri avucunda olan dövmenin nedenini teyzesine sormuş ,teyzesi ona sanki neden üçüncü bir gözü olduğunu sormuşçasına şaşkın şaşkın bakmıştı ,sanki elinde mavi bir dövme olması çok normalmiş gibi bir de dolunayda mavi bir perinin avucundan çıkabildiğini öğrendiği o gecenin üzerinden sayısız dolunay geçmişti.Perinin dediği gibi yapmış ve kimseye ondan bahsetmemişti ama kafasında soru işaretleri her gün daha da artıyordu.

babasını da soruyordu her defasında ama  peri onun nerede olduğunu bilmediğini sadece iyi olduğundan emin olduğunu söylüyordu.Bundan nasıl emin olduğunu sormak istemiyordu ona güvenip iyi olduğunu düşünmek içini biraz rahatlatıyordu.
Maysa olanları anlayamayacak kadar küçüktü, çıkmış oldukları bu yolculuğa macera gözüyle bakıyordu ablasının ateşin yanına uzandıklarında anlattığı kahramanlık hikayelerinden biriymiş gibi.
Teyzesi  sadece babasından gelen mektupta yazanları uygulayıp yola çıkmıştı sanki yüzyıllardır yoldaymış gibi geliyordu ama yolculuğun sonuna yaklaştıkça onları neler beklediğine dair endişeleri de artıyordu.
Peri ona rahatça uykuya dalabilmesi için başka bir dilde şarkı söylemeye başladı yine ninniler için büyük bir kız olduğunu söylemeye çalışmaktan vazgeçeli çok oluyordu.uzandı, sözlerini anlayamadığı bu şarkının çok tanıdık gelen ezgisine bıraktı zihnini ,uykuya dalmak rahatlatıcıydı ve de endişesiz...




....devamı gelecek...


paralel evrene geçebilmek için uykuya dalmam gerekiyormuş



 ikinci bölüm :   GÜMÜŞ [-2-]


 üçüncü bölüm:         GÜMÜŞ [-3-]


posted from Bloggeroid]

2 Eylül 2015 Çarşamba

Strateji dediğin böyle bişiy

yıllar önce oynadığım age of empire oyununda favori stratejimdi Türkiyenin şu an yaşadığı; oyuna başlarsın kendine tüm oyuncuları dost işaretlersin ki sen gelişip güçlenene kadar kimse sana saldırmaz kaynaklarını kurutmaz askerini öldürmez cephaneni yoketmez , yeterli kaynağa ulaştığında da düşman şehirlerine top atan kuleler dikersin stratejik noktalara bir sürü dost olduğundan inşaatçıların rahhat çalışır yapılarını tamamlarsın ve artık hazırsındır ayarları açarsın bir tıkla tüm dostları düşman yaprsın ve güm saniyeler sonra pc kontrolündeki köyler düşman varlığı kuleleri farkedip askerleri yollar ama top atışları üs merkezini yokeder ve sen askerlerini sadece geri kalanları temizlemek için yollarsın , evet pis bir strateji t ama yenme odaklı olduğunda neden olmasın ki değil mi ? Şu an Ülkemizde yaşadığımıza ne kadar benziyor değil mi olay ,yıllar önce bırakılan mayınlar üzerine asfalt çekilmiş(vergilerimizle) yollarda patlıyor vergiyi ödeyenlerin evlatları şehit oluyor barış adı altında iş makineleriyle devletin sağladığı tuzaklar hazırlanıyor yine senin veya benim oğluma....

1 Eylül 2015 Salı

Ruhu özgürleştirmek



Ruhu özgürleştiren en basit şey bir ilmek bir ilmek daha...


"Sevdiğine Sözü Olan Bir Kilim Dokur
Kilimin Dilinden Ancak Anlayan Okur
Sırlarımı Verdim Sana Sevgimi Verdim
Şu Gönlümü Kilim Yaptım Yoluna Serdim"

Türküyü mobilden ekleyebilmek kolaylık olurdu size tüyo
Fatih kısaparmak+kilim ve ara :)
posted from Bloggeroid