11 Aralık 2010 Cumartesi

Karlar Düşer...

Dün bu yazıyı yazmak aklımdan geçiyorken ve ben yazımın cümlelerini aklımda toparlamaya çalışıyorken vakit dün sabahtı.Evden çıkmış iş yerime doğru yürüyüşümü yapıyordum elimde kırmızı şensiyemle sağanak yağmurun altında şapır şıpır suları etrafa saçarak yürüyordum.Ve yağmurla ilgili anılarımı canlandırmaya çalışıyordum en eskiden başlıyarak sonra birden farkettim ki ben 'şuan' da yağmuru seviyorum, yağmur sesi insanları o kadar meşgul ediyor ki ben şarkı söyleyerek çok rahat bir şekilde yürüyebiliyordum sokaklarımda :) ve bu gerçekten keyif vericiydi tavsiye ederim.Bu sabah da nasılsa yağmur vardır aynı keyifle işe geleceğimi ummuştum evden çıkarken ama  süprizim kocaman kar taneleri şemsiyeme yumuşacık dokunmasıyla başladı.Bursa beyaz ile kaplı bu sabah ve halen yağıyor yağsın da ben çok seviyorum(Allah dışarda olanlara yardım  etsin) Aynı anda kaç şey düşünebilir insan ya şurda birşey anlatmay açalışıyordum ama aklım dışardaki insanlara ,dışarda çalışmak zorunda olan veya dah akötüsü kalacak yeri olmayanlara kaydı ....Sabah gelirken bu fotoğrafı çektim doğal olarak telefonumdan bu yüzden kalite yerlerde ama ana fikir belli oluyor :) İkinci fotoğraf ise ofis penceremizin silüeti : )

Sevgilerimle birazdan sizlere ofiste sıkıldığımda ortaya neler çıkıyor onları göstericem bu yazıları mail yoluyla yazıyor olduğumdan fotoğrafları nasıl sıralar bilemedim karışmasın istedim :)

6 Aralık 2010 Pazartesi

Saflık

İyi niyetli olmak uzun bir süredir saflık olarak adlandırılıyordu değil mi ah bu keşke her an aklıma gelse.
Geçen gün ofiste değilim günlük çikolata ihtiyacımı karşılamak ayrıca da tüm gün oturduğumdan iki adım yürüyüp bacaklarımın sağlıklı olduğunu kontrol etmek için markete gitmiştim ofise bir meslektaşımız gelmiş ben ofise girdiğimde kapıdan çıkıyordu yan masamda oturan patrona sordum hayrola diye anlattı ,meslektaşım olan hanım proje yapmayı öğrenmek istiyorum para da istemem sadece öğreneyim dedi diye anlattı bana ben de kendim geldim bir an gözümün önüne dedim bu hikayeyle.
hayrola dedi patronum ne alaka ben de dedim mezun olduğumda memleketimdeki nerdeyse tüm proje bürolarını dolaşmıştım yol parası da istemem yemek de sadece işi öğreneyim yanınızda anlatmayın da ben kendim çalışır öğrenirim demiştim ama kabul etmemişti kimse.Şu an memleketimde değilsem en büyük etken budur.Zira iş bulamadım orda ve statik proje yapmayı öğrenmek kendi başınıza bir proje yapabilmeye başlamak için bir kaç ay çalışmanız yeterli bence kendi kapasitenize göre tabi.Neyse ben böyle anlatınca patron ne dersin gelsin mi dedi ben de siz bilirsiniz dedim ne de olsa sizin sorumluluğunuz diye ekledim açıkcası başıma sardığı yeni elemanlarla ben uğraşmak zorunda kaldığımdan ve zaten projelerin yük ve sorumluluğunu da üzerime yıktığındna bir sorumluluk daha bana makul görünmedi o  an için, en azından böyle söylersem belki bom boş dururken ofiste anlatır birşeyler diye düşündüm :) (yanılıyorum biliyorum )
Neyse efendim tamam o zaman dedi bak uzaklaşmamışsa çağır konuşalım dedi patron peki dedim çağırdım geldi konuştular.
Bu anlattığım olay geçen cuma oluyor bugün geldi meslektaşım başladı gerekli programları kuruyoruz bilgisayarına şu anda .
Benden 3 yıl önce mezun olmuş okuldan meslekle ilgili hiçbirşey yapmamış mezun olunca bir çalışma denemesi gerçekleştirmiş sonra evlenmiş çocuğu olmuş falan şimdi de mesleği öğrenmek istiyormuş benim açımdan sorun yok herkes istediğini kadar öğrenir düşüncesine sahip bir karakterim var fakat soru şu ki neden şimdi?
Yani neden şimdi öğrenmek istiyor mesleği ki bunu yakında dile getiricem ne yazık ki aklımdan geçeni pat diye söyleyen bir karakterim var .
Ve gelelim konunun başlığına yaptığım saflık mı ?
Yani art niyetli o kadar çok şey görmüş biri olarak şimdi yaptığım saflık olmalı ...