''
''
Parçalandım
Ve her bir parçam
ayrı yere bıraktım
Birini açık
denizlerin en derin yerine attım
Kürek çektim,
uzaklaştım, dönüp arkama bakmadım bile
Birini yüksek
dağların zirvesine çıkardım
Hiç kimse
kurtarmasın, kurda kuşa yem olsun diye
Birini hiç
unutmadığım o küçük şehirde bıraktım
Dönemedim, kimbilir,
belki dönsem de bulamazdım
Önce savruldum yok
oldum
Sonra dinlendim
duruldum
Ve her giden parçam
yerine
Yenisini
doğurdum
Daha güçlü, daha
sakin
Daha mutlu, daha
suskun
Daha olgun, daha
kırgın
Daha yalnız, daha
yorgun
Birini tandık bir
vişne ağacının dibine ektim
Soramadım filizlendi
mi, sürgün verdi mi
Birini çok sevdiğim
bir dostta unuttum
istedim, geri
vermedi, meğer benden pek haz etmezmiş
Birini büyük bir aşk
uğruna ateşlere attım
Bilerek, isteyerek,
ama asla pişman olmadım
''
Sonra dinlenip
duruluyorsunuz ve her giden parçanın yerine yenisi gelirmiş
2002 yılında demiş bu
sözleri Candan ablamız ve ben üniversiteye gidiyormuşum
muhtemelen ikinci
sınıf hayal meyal kasetini aldığımı anımsıyorum
zaten 6 kasetim vardı
hepi topu para verip aldığım 4 ü barış mançoya aitti daha param olsa muhtemelen
bu sayı artardı ki mp3 çalarlar çıkıverdi
kalmış ama bu albüm
az sayıda kasedimin arasına girmiş
o zaman tam
anlayamamışım evet bağlamış ama gerçeği sis perdesi ardındaymış
anlamı oluşmamış
henüz zihnimde
aradan 14 yıl
geçmiş offff be ne çok yıl geçmiş
yıllar ne çabuk da
geçivermiş
ve şimdi anlıyorum ne
demek istediğini onlarca parçamı dağıtmış olduğumu teklifsizce ruhumdan
parçaları insanlara verdiğimi
ve bir çoğunun da
gözlerimin önünde buruşturulup kuytularda bırakıldığını daha yeni yeni
anlıyorum
açık denizlerim
,dağlarımın zirveleri ve de küçük şehirlerim var benim de ruhumdan parçaları
emanet ettiğim
ve halen emanet
ediyorum bıkmadan usanmadan
ne kalmış bana diye
düşünmeden
ya da en kalacak bana
diye endişe etmeden
bunu neden yapıyoruz
ki
mantıklı değil sanki
sonsuzmuş gibi ruhumuzu parça parça neden veriyoruz
ve neden de hep
kıymeti bilmeyecek olanlara gidiyor ki bu parçalar
bazen acaba parçalar
da kıymetsiz mi yani objektif bakabilmek gerekiyor olaya
bir de bu açısı var
işin evet parçalar benim ve benim gözümden çok kıymetliler
belki de karşı tarafa
çok da tınlar
yine empatik oldum di
mi halbuki bencil pisliğin teki olacaktım
yeni hayat felsefem
bu olacaktı geldiğim noktaya bak ruhumun değerini sorguluyorum
bugün güzel ruhlu bir
arkadaşımla bir kaç dakika sohbet ettik evet telefonda
nerdeyse tüm ruhu
güzel ruhu ruhuma eş dostlarım uzaklarda zira biri hariç hepsi desek daha doğru
olacak :)
şu konuydu gündemimiz
ve verdiklerimizi
geri alamayacağımız
verdiğin değer
seninle alakalıdır çünkü o değerle ne yapacağı ise karşındaki kişiyle
kendini bile
değiştiremiyorken ki ben gördüm yıllardır aynı haltı yiyorum değişmiyorum
vesselam karşındaki insandan değişmesini bekleyemezsin
eee nooolcak bol
kepçeden dağıtılacak kadar kaldı mı sende derseniz
cık yok kardeşim
kalmadı
o yüzden artık
kemerleri sıktım
ama bu yalnızca duvar
örmekle olmuyor yalnızlaştırıyor uzaklaştırıyor
ve kemer sıkmış olmak
dış ilişkileri etkilemiyor sanki bazen ruhuma ben de ulaşamıyorum
o kadar tepkisiz
hissediyorum ki bu ben miyim diyorum
noluyoruz oğlum böyle
miydi hayat
ya evet pembe
gözlükleri galiba daha yirmili yaşların başında çıkarmıştım ama griden siyaha
döndüğünü kaçırmışım görüşümün
kendim adına
üzücü
diğerleri adına durum
ne emin değilim döngünün neresinde kimin ne yaşadığına bakacak kadar empati
kaldı mı bünyede ondan da emin değilim
toz duman her
yan
belki de bloğu
kapayıp kendimle söyleşilerime geri dönmeliyim ya da bakalım bakalım sizde ne
serzenişler var :)
belki liste yapmalıyım
verdiğim parçaları
geriye dönüp dönüp
geri istemeliyim
geri verirler mi
parçalarımı
ya da uyar mı o
parçalar yerlerine
geri alabilirsek ne multu bize ama bence bırakalım sadaka niyetine.. geçmiş gelecek iyiliklerimizin sadakası olsun parçalarımız.. belki biz böyle biz olduk.. belki tükenerek tamam olduk.. denizler gibi buharlaştıkça her damla yağmurla geri geldi çoğaldı ya bizde giden parçalarımıza akıttığımız gözyaşları ile doldurduk açılan boşlukları.. acıyla yoğrulmuş bulgur gibi daha bi tatlı oldu ruhlarımız..
YanıtlaSilBulgur seer benim ruhum 🤗
SilSiz o zamanlar üniversite ikinci, bense bu parça çıktığında ilkokul ikinci sınıftaydım efendim, 14 sene oldu mu yahu gerçekten, dedim içinden :) Çok duygu yüklü bir parçaydı, sözlerini iyi ki paylaştınız, hala unutmamışım :)
YanıtlaSilYazıda kendimi buldum. Şçyle ki, yirmilerin başındayım ve o gözlükleri ben de çıkardım sanırım. Belki de uzun bir zaman oldu çıkaralı. Şimdi her yer gri, tıpkı dediğiniz gibi.
Diyeceğim o ki, o parçalar kopup gitti... Daha da zor buluruz efendim :)
Daha da zor buluruz a güldüm hem de sesli valla doğru zor buluruz
Sil