9 Kasım 2016 Çarşamba

zaman parça parça



''


''

Parçalandım 
Ve her bir parçam ayrı yere bıraktım 

Birini açık denizlerin en derin yerine attım 
Kürek çektim, uzaklaştım, dönüp arkama bakmadım bile 

Birini yüksek dağların zirvesine çıkardım 
Hiç kimse kurtarmasın, kurda kuşa yem olsun diye 

Birini hiç unutmadığım o küçük şehirde bıraktım 
Dönemedim, kimbilir, belki dönsem de bulamazdım 

Önce savruldum yok oldum 
Sonra dinlendim duruldum 
Ve her giden parçam yerine 
Yenisini doğurdum 

Daha güçlü, daha sakin 
Daha mutlu, daha suskun 
Daha olgun, daha kırgın 
Daha yalnız, daha yorgun 

Birini tandık bir vişne ağacının dibine ektim 
Soramadım filizlendi mi, sürgün verdi mi 

Birini çok sevdiğim bir dostta unuttum 
istedim, geri vermedi, meğer benden pek haz etmezmiş 

Birini büyük bir aşk uğruna ateşlere attım 
Bilerek, isteyerek, ama asla pişman olmadım 
''



Sonra dinlenip duruluyorsunuz ve her giden parçanın yerine yenisi gelirmiş 

2002 yılında demiş bu sözleri Candan ablamız ve ben üniversiteye gidiyormuşum 
muhtemelen ikinci sınıf hayal meyal kasetini aldığımı anımsıyorum 
zaten 6 kasetim vardı hepi topu para verip aldığım 4 ü barış mançoya aitti daha param olsa muhtemelen bu sayı artardı ki mp3 çalarlar çıkıverdi 
kalmış ama bu albüm az sayıda kasedimin arasına girmiş 
o zaman tam anlayamamışım evet bağlamış ama gerçeği sis perdesi ardındaymış 
anlamı oluşmamış henüz zihnimde
 aradan 14 yıl geçmiş offff be ne çok yıl geçmiş 
yıllar ne çabuk da geçivermiş 
ve şimdi anlıyorum ne demek istediğini onlarca parçamı dağıtmış olduğumu teklifsizce ruhumdan parçaları insanlara verdiğimi 
ve bir çoğunun da gözlerimin önünde buruşturulup kuytularda bırakıldığını daha yeni yeni  anlıyorum 
açık denizlerim ,dağlarımın zirveleri ve de küçük şehirlerim var benim de ruhumdan parçaları emanet ettiğim 
ve halen emanet ediyorum bıkmadan usanmadan 
ne kalmış bana diye düşünmeden 
ya da en kalacak bana diye endişe etmeden 
bunu neden yapıyoruz ki
mantıklı değil sanki sonsuzmuş gibi ruhumuzu parça parça neden veriyoruz
ve neden de hep kıymeti bilmeyecek olanlara gidiyor ki bu parçalar
bazen acaba parçalar da kıymetsiz mi yani objektif bakabilmek gerekiyor olaya 
bir de bu açısı var işin evet parçalar benim ve benim gözümden çok kıymetliler 
belki de karşı tarafa çok da tınlar
yine empatik oldum di mi halbuki bencil pisliğin teki olacaktım 
yeni hayat felsefem bu olacaktı geldiğim noktaya bak ruhumun değerini sorguluyorum 
bugün güzel ruhlu bir arkadaşımla bir kaç dakika sohbet ettik evet telefonda 
nerdeyse tüm ruhu güzel ruhu ruhuma eş dostlarım uzaklarda zira biri hariç hepsi desek daha doğru olacak :) 
şu konuydu gündemimiz
ve verdiklerimizi geri alamayacağımız
verdiğin değer seninle alakalıdır çünkü o değerle ne yapacağı ise karşındaki kişiyle 
kendini bile değiştiremiyorken ki ben gördüm yıllardır aynı haltı yiyorum değişmiyorum vesselam karşındaki insandan değişmesini bekleyemezsin
eee nooolcak bol kepçeden dağıtılacak kadar kaldı mı sende derseniz
cık yok kardeşim kalmadı 
o yüzden artık kemerleri sıktım 
ama bu yalnızca duvar örmekle olmuyor yalnızlaştırıyor uzaklaştırıyor 
ve kemer sıkmış olmak dış ilişkileri etkilemiyor sanki bazen ruhuma ben de ulaşamıyorum 
o kadar tepkisiz hissediyorum ki bu ben miyim diyorum 
noluyoruz oğlum böyle miydi hayat
ya evet pembe gözlükleri galiba daha yirmili yaşların başında çıkarmıştım ama griden siyaha döndüğünü kaçırmışım görüşümün 
kendim adına üzücü 
diğerleri adına durum ne emin değilim döngünün neresinde kimin ne yaşadığına bakacak kadar empati kaldı mı bünyede ondan da emin değilim 
toz duman her yan 
belki de bloğu kapayıp kendimle söyleşilerime geri dönmeliyim ya da bakalım bakalım sizde ne serzenişler var :)

belki liste yapmalıyım verdiğim parçaları 
geriye dönüp dönüp geri istemeliyim 
geri verirler mi parçalarımı
 ya da uyar mı o parçalar yerlerine 

4 yorum:

  1. geri alabilirsek ne multu bize ama bence bırakalım sadaka niyetine.. geçmiş gelecek iyiliklerimizin sadakası olsun parçalarımız.. belki biz böyle biz olduk.. belki tükenerek tamam olduk.. denizler gibi buharlaştıkça her damla yağmurla geri geldi çoğaldı ya bizde giden parçalarımıza akıttığımız gözyaşları ile doldurduk açılan boşlukları.. acıyla yoğrulmuş bulgur gibi daha bi tatlı oldu ruhlarımız..

    YanıtlaSil
  2. Siz o zamanlar üniversite ikinci, bense bu parça çıktığında ilkokul ikinci sınıftaydım efendim, 14 sene oldu mu yahu gerçekten, dedim içinden :) Çok duygu yüklü bir parçaydı, sözlerini iyi ki paylaştınız, hala unutmamışım :)

    Yazıda kendimi buldum. Şçyle ki, yirmilerin başındayım ve o gözlükleri ben de çıkardım sanırım. Belki de uzun bir zaman oldu çıkaralı. Şimdi her yer gri, tıpkı dediğiniz gibi.

    Diyeceğim o ki, o parçalar kopup gitti... Daha da zor buluruz efendim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha da zor buluruz a güldüm hem de sesli valla doğru zor buluruz

      Sil